EDİP AKBAYRAM
- sulzam1956
- 3 Mar
- 3 dakikada okunur

Bu dünyadan bir usta müzisyen, bir aydın, bir halk adamı, bir devrimci ve bir çağdaş insan gelip geçti. Adı Edip Akbayram’dı.
Makro evrende her şey oluşur, doğar, büyür, gelişir, olgunlaşır ve karşıtına dönüşür. Doğmak aynı zamanda ölmeyi de içinde taşımaktır.
1950 yılında Gaziantep’te dünyaya gelen Edip Akbayram, 75 yıllık bir ömür süreci sonunda elmiş olduğu ana kaynağa, Hakk’a geri döndü. Dünyaya gelen her insan bir gün bu süreci ve sonu yaşayacaktır. Bu anlamda bir insanın ne kadar yaşadığı değil, nasıl yaşadığı, hangi kültürel değerleri bıraktığı ve var olan kültürel değerlere hangi değerleri kattığı önemlidir. Bu anlamda Edip Akbayram yaşadığı ömür sürecinde önemli eserler bırakarak, kültürel ölümsüzlüğe ulaşmış olan bir sanatçıdır.
Doğasal ölümsüzlük atomik boyutta doğada hiçbir şeyin yok olmamasıyla ve oluşun döngüsüyle; biyolojik ölümsüzlük genetikle, kültürel ölümsüzlükse bir insanın bıraktığı eserlerle gerçekleşmektedir.
Her beden toprağa karışarak atomik boyutta başka bir oluşuma katılır, başka evrenlerde, değişik bedenlerde, değişik yaşamlara olanak sağlar. Dolaysıyla, Edip Usta’nın da bedeni toprağa sırlanacak ve teni atom altı parçacıklara (kuarklara, leptonlara vs) dönüşecektir. Ama onu toplumsal bilinçte ölümsüz kılan, insanların dimağlarında bıraktığı doyumsuz müzikal eserler ve oluşturduğu melodiler ve birçok şairin, ozanın anlamlı dizelerini dile getirişidir.
Edip, sözcük anlamıyla şair, yazar, bilgin vs. gibi anlamlara gelir. Araştıran, sorgulayan, olanla yetinmeyen, bilgiye susamış insandır edip olan insan.
Akbayram ise, neşe, mutluluk, gönençli vs. anlamındadır.
Bu iki sözcük, Edip Akbayram’ın kişiliğiyle uyumlu ve O’nun kültürel kimliğini belirleyen iki kavramdır.
Edip Akbayram, 1970’li yılları gençliğinin idolüdür. O dönemde, Fikret Kızılok, Cem Karaca, Cahit Berkay, Selda Bağcan, Ruhi Su vs. gibi sanatçılar, sol- sosyalist, devrimci gençliğin müzikal gereksinimini sağlayan önemli sanatçılardı.
Öyle ki Edip Akbayram; “yasaklı kültürün, yasaklı şairlerinin (Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Ahmet Arif, Can Yücel vs.), ozanlarının (Pir Sultan Abdal, Mahzuni Şerif, Karacaoğlan vs.) dizelerini korkusuzca dile getirip, o dizeleri müzik eşliğinde halka sunan bir devrimci sanatçıdır.
Edip Akbayram, ozanlık geleneğinin en önemli işlevlerinden birisi olana “Aktarıcılık” işlevini yerine getiren bir sanatçıdır da…
Edip Akbayram deyince; “Aldırma Gönül Aldırma”, “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz”, “Boşu Boşuna”, “Garip”, “Mehmet Emmi”, “Türküler Yanmaz,” “Bekle Bizi İstanbul”, “Güzel Günler Göreceğiz” vs. gibi eserler bilincimizde uyanır.
Daha dokuz yaşındayken, Çocuk Felci geçirmiş ve bir ayağı sakat kalmıştır. Lisede okurken müziğe olan tutkusuyla orkestra kurmuş ve Anadolu’nun kültür insanlarının, ozanlarının deyişlerini seslendirmiştir. O, müziğe tutkun birisi olarak, yaşamının her anında müzikle dolup taşmıştır.
Anadolu Rock müziğinin önemli temsilcilerinden birisidir. O yalnızca Rock müziği yapmamış, kendi köklerine de yolculuk yaparak Türk Halk Müziğine de yönelmiş ve bu alanda da önemli eserler seslendirmiştir.
Edip Akbayram, eşitliğe, özgürlüğe, dayanışmaya, paylaşmaya, insani olan her değere sahip çıkmış; sömürüye, haksızlığa, toplumsal eşitsizliğe, hukuksuzluğa, gericiliğe vs. karşı duruş göstermiş ve bu anlamda da protest müziğin de temsilcisi olmuştur.
Edip Akbayram, toplumcu bir düşünceye sahiptir. Yani toplumsal çıkarın ve toplumsal yararın önemli olduğunu söylemiştir.
Edip Akbayram her zaman Aleviliğin “Eline, Diline, Beline, Aşına, İşine, Eşine” sahip ol ilkesini benimsemiş ve Alevi değerlerini yaşamının en önemli değerleri olarak görmüştür.
Edip Akbayram, çağdaş değerleri benimsemiş olan, laikliği savunan, bilimi, aklı önceleyen, aynı zamanda halkın tinsel değerlerine de saygılı olan bir sanatçıydı.
O, kibirden, buzuğdan uzaktı. Halkın sanatçısı olarak yaşadı ve halkın sanatçısı olarak da yaşama veda etti.
02.03.2025 günü yaşama gözlerini yuman Edip Akbayram, bıraktığı ölümsüz eserlerle halkın bilincinde yer etmiş ve “Kültürel Ölümsüzlüğe” ulaşmıştır. Bir anlamda bedeni toprakla, tini Hakk’la buluşmuş ve kültürel edinimleriyle halkın bilincine yerleşmiştir.
Edip Akbayram’ın menzili ışıklı, gelişi asan, devri daim olsun…
Güle güle güzel insan…
Comments